Davutoğlu’nun “Küslük olmaz” diye gönderdiği ‘Suriye mektubu’na Erdoğan ne yanıt verdi?

“`html

Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye Suriye ile ilgili bir mektup gönderdiğini açıkladı ve gelen yanıtların olumlu olduğunu bildirdi.

Davutoğlu, TBMM’de gerçekleştirilen basın toplantısında, güncel konulara dair görüşlerini paylaştı. Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bütçe görüşmeleri her zaman önemlidir. Ancak bazı yıllarda bu görüşmelerin önemi daha da artar. Özellikle uluslararası ilişkilerde belirgin dönüşümlerin ve risklerin yaşandığı dönemlerde, bir ülkenin bütçesi, ordusundan daha da önemli hale gelebiliyor. Zira, o ordunun gücünü destekleyecek olan unsurlar, ülkenin mali kaynakları, Merkez Bankası rezervleri ve elbette bütçedir.”

“Bu yılki bütçeye baktığımda, dünya genelindeki gerginlikleri, Güney Kore’deki olayları, Çin Denizi’ndeki çatışmaları, Ukrayna ve Gürcistan’daki problemleri göz önünde bulundurarak, ülkemizin bütçesinin olağanüstü koşullara ne ölçüde hazırlıklı olduğunu değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bütçede sürekli olarak dört temel unsuru göz önünde bulunduruyoruz: mali disiplin, finansal denge, yapısal reformlar ve üretim kapasitesi.”

“Bunun yanı sıra, vatandaşlarımızın gelir durumu da son derece önemlidir. Bu kritik dönemde, Suriye ve Filistin’deki savaşlar, Ukrayna’daki çatışmalar yaşanırken, ülkenin bütçe açığı bu yıl 2 trilyon 148 milyar TL olarak belirlendi. Savaşın getirebileceği ek yükleri bir kenara bırakırsak, deprem gibi olağanüstü durumlarda nasıl ek kaynaklar oluşturmak zorunda kaldığımızı düşünmek gerekiyor. Gerçekten de ülkemiz, bu 2 trilyon 148,5 milyar TL bütçe açığı ile daha da riskli bir döneme giriş yapıyor.”

“Herkesin dikkatlice düşünmesi gereken bir durum söz konusu. Örneğin, 2016 yılında bütçe açığımız sadece 29 milyar TL idi. Bugün ise bu rakam sekiz yılda 70 kat artmış durumda. 2022’deki bütçe açığı 142 milyar TL iken şimdi bu rakam 2 trilyon 148 milyar ile karşı karşıyız.”

“Merkezi yönetim borcu 8.8 trilyon lira”

Merkezi yönetimin borcu 8.8 trilyon lira olarak belirlendi ve bu miktarın yüzde 58’i döviz üzerinden. Geçmişteki görev dönemlerimiz boyunca bu kadar yüksek bir döviz borcu ile face to face olmamıştık. Hatta bazı dönemlerde sıfıra yakın bir seviyeye inmişti. Ancak şu anda böyle bir borç yükü ile karşı karşıyayız.”

“Bu yıl bütçedeki faiz harcaması 1 trilyon 950 milyar TL olacak. 2016 yılında ise bu rakam sadece 50 milyar 247 milyondu. Yani faiz harcamaları 40 kat artmış durumda. Olağanüstü bir hal yaşandığında bu parayı faize mi harcayacağız yoksa vatandaşın refahını mı artıracağız? Bütçede henüz yapısal reformlarla ilgili bir strateji göremiyoruz ve dolayısıyla sermaye kaçışını önleyecek hiç bir yapı çıkmıyor.”

Ayrıca, tarım üretimindeki düşüş ve artan ithalat, çiftçilerin topraklarından kopmasına sebep oldu, sanayi endeksi ise son çeyreklerde hep yüzde 50’nin altında. Böylece sanayide resesyon yaşıyoruz. Tarım, sanayi ve enerji üretiminde bir azalma varsa, bu olağanüstü koşullara hazırlık itibariyle ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor.”

“Asgari ücretin 33 bin lira olması gerekliliği”

Külfetsizlik adına asgari ücreti düşük tutmanın, hanelerin alım gücünü olumsuz etkileyeceği aşikar. Ve savaşta halkını doyuramayan bir devletin, iç huzursuzluk yaşayabileceği unutulmamalı. Asgari ücretimiz şu anda 17 bin 2 lira. Gelecek yıl için 22 bin TL civarında bir asgari ücret tespit edileceğinden bahsediliyor. Ancak, eğer enflasyon oranlarını dikkate alırsak asgari ücretin en az 29 bin 622 lira olması gerekecektir.”

“Bu bağlamda, asgari ücreti 1 Ocak’tan itibaren 33 bin lira olarak belirlemekte fayda var. Bu, hem ekonomik olarak toplumumuzu rahatlatır hem de enflasyon karşısında bir iyileşme sağlar.”

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi, bakanları bürokrat kimliği ile hareket etmeye zorlamaktadır. Bu durum, atanan kişilerin milletvekillerine karşı bir disiplin içerisinde olma zorunluluklarını artırmalı. Yenidoğan Çetesi gibi vakalar, Sağlık Bakanlığı’ndan gereken önlemleri almayı zorunlu kılıyor.”

“El Beşir’e mektup gönderdim”

Suriye’deki durum son derece önemli ve kritik. Esad rejimi, içeriden çökme aşamasında. El Beşir’e göndermiş olduğum mektup, bu geçiş sürecinde neler yapılması gerektiğini detaylı olarak içermektedir. Bu aşamada Türkiye’nin Suriye’deki barış için elinden gelen desteği sunması gerekmektedir.”

“Devlette küsülmeyecek dönemlerdir”

Davutoğlu, “Erdoğan ve Bahçeli’ye göndermiş olduğunuz mektuplara geri dönüş oldu mu?” sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:

“Geçen hafta cumartesi günü gönderdiğim mektup, Irak-Suriye hattındaki olası riskler ve alınması gereken tedbirleri içermekteydi. Mektubun ardından Bahçeli benimle iletişime geçerek, nazik bir şekilde teşekkürde bulundu ve önemli değerlendirmelerimizi paylaştık. Kendisine teşekkür ediyorum.”

“Cumhurbaşkanımız da, pazartesi günü detaylı bir bilgi içeren cevap mektubunu gönderdi. Böyle durumlarda devlette küsülmemelidir; bu şartlarda bu kesinlikle söz konusu olmamalı.”

“Her siyasetçiye kapım açık”

Davutoğlu, “Cumhurbaşkanından gelen mektubun içeriğinde bilgi verebilir misiniz?” sorusunun yanıtında:

Suriye’deki durumu yanlış yorumlayan ve mültecilerin geri gönderilmesini savunan herkese kapım açıktır. Geçmişteki söylemlerinin benim için önemi yok. Şu an, Suriye’deki gerçeklere hepimizin doğru bir şekilde yaklaşması gerekmektedir.”

“Son olarak, Suriye’deki barışın sağlanması durumunda ülkemizin insan kapasitesini kullanabilmek için hazırlıklı olmamız gerekiyor.”

(ANKA)

“`